Geniş Zamanlar, yazarın Adı: Aylin'den sonra okuduğum 2. kitabı.
İçine doğdukları kültürün kaderlerini belirlediği, farklı sosyal çevrelere ait kadınların hikayelerinin anlatıldığı, 3'ü birbiriyle bağlantılı 6 öyküden oluşuyor.
Duymaktan, şahit olmaktan ve bir çare getirememekten yorgun düştüğümüz, kadından çok "bu ülkenin kadınına" ait sorunları hiç yabancı gelmeyecek hikayelerle tekrar dinliyoruz.
Biyografik romanlarıyla ünlü yazarın Adı: Aylin kitabını uzun süre önce okumuş ve neredeyse unutmuş olduğumdan onu ve diğer kitaplarını okumak için büyük bir heves oluştu içimde bu kitaptan sonra. Çünkü hüznü ve acıyı gözümüze sokmadan anlatabilen dilini gerçekten çok sevdim.
Ruh halim yüzünden istemeden iyice kitap bloğuna döndüm ya, hadi hayırlısı...
Arka kapaktan :
Tanrının sonunda bana acıdığını ve yardım etmeye karar verdiğini düşünmem için sebeplerim var. Kocam elini bile sürmüyor bana. Yanıma yaklaşmıyor, yüzüme bakmıyor.
Ayrı odalarda yatıyor, karşı karşıya gelmemeye gayret ediyoruz. O sabahın erken saatlerinde, mutfak masasına hazırladığım kahvaltısını tıkınıp çıkıp gittikten sonra, büründüğüm kara çarşafı fırlatıp atıyorum evin bir köşesine. Yatağıma dönüyorum, her bir anını, ellerimi incecik bir ipek üzerinde dolaştırır gibi özenle okşayarak, severek, hasretle titreyerek düşündüğüm on yılıma geri gitmek için. Gözlerimi yumup, yeniden yaşamaya başlıyorum.
Bu ülkenin kadınlarına ait sorunlar yıllardır yazıldı, çizildi.
İçine doğdukları kültürün kaderlerini belirlediği, farklı sosyal çevrelere ait kadınların hikayelerinin anlatıldığı, 3'ü birbiriyle bağlantılı 6 öyküden oluşuyor.
Duymaktan, şahit olmaktan ve bir çare getirememekten yorgun düştüğümüz, kadından çok "bu ülkenin kadınına" ait sorunları hiç yabancı gelmeyecek hikayelerle tekrar dinliyoruz.
Biyografik romanlarıyla ünlü yazarın Adı: Aylin kitabını uzun süre önce okumuş ve neredeyse unutmuş olduğumdan onu ve diğer kitaplarını okumak için büyük bir heves oluştu içimde bu kitaptan sonra. Çünkü hüznü ve acıyı gözümüze sokmadan anlatabilen dilini gerçekten çok sevdim.
Ruh halim yüzünden istemeden iyice kitap bloğuna döndüm ya, hadi hayırlısı...
Arka kapaktan :
Tanrının sonunda bana acıdığını ve yardım etmeye karar verdiğini düşünmem için sebeplerim var. Kocam elini bile sürmüyor bana. Yanıma yaklaşmıyor, yüzüme bakmıyor.
Ayrı odalarda yatıyor, karşı karşıya gelmemeye gayret ediyoruz. O sabahın erken saatlerinde, mutfak masasına hazırladığım kahvaltısını tıkınıp çıkıp gittikten sonra, büründüğüm kara çarşafı fırlatıp atıyorum evin bir köşesine. Yatağıma dönüyorum, her bir anını, ellerimi incecik bir ipek üzerinde dolaştırır gibi özenle okşayarak, severek, hasretle titreyerek düşündüğüm on yılıma geri gitmek için. Gözlerimi yumup, yeniden yaşamaya başlıyorum.
Ayla, Erol, Zehra ve Aydın.
Kitabın geniş zamanlar, dar zamanlar ve son zamanlar olarak üç parçaya bölünen, üç ayrı pencereden dinlediğimiz hikayesinin dört kahramanı.
Ayla eğitimli, kültürlü, modern bir kadın. Sevgi dolu bir evlilik yaparak Erol ile evlenmiş.
Zehra ise Ayla'nın evine gelen gündelikçi Fatik'in kızı.
Kenar mahalle kondularında "ziyan olmasın" diye, Ayla Zehra'yı küçük yaştan yanına alıp büyütmüş, okutmuş. Neredeyse manevi kızı konumuna gelmiş zaman içinde.
Zehra için her şey bir mucize kadar güzel giderken Erol'un Ayla'yı aldatması ile hikayenin bütün kahramanları aydınlık olmayan bir kadere sürükleniyorlar.
Aydın'ı ise kendiniz tanıyın isterim yoksa kitabın tadını kaçırmış olurum.
Tabi tadı dediğim mutlulukla hatırlayacağınız bir tat değil. Acı. Hem de çok acı.
Ülkemizde yaşanan kadın sorunları hakkında ne zaman bir kitap ya da yazı okusam ya geceleri uykumu kaçıracak kadar "fazla" gerçekçi, ya da duygu sömürüsünden öteye gidemeyen göstermelik cümlelerle bezeli olurdu.
Geniş zamanlar bu iki ucun tam ortasında durabildiği için sevdirdi ilk başta kendini.
Acıyı anlamak mümkündü, ama onlara acımanın anlamsızlığında duruverdi bütün betimlemeler. Bunu çok sevdim.
Yine de bir parça o çok korktuğumuz ve belki de hiç anlayamadığımız diğer tarafın kadınlarına karşı bir parça mesafeliydi. Anlayamaz gibiydi sanki neden o halde olduklarını, nasıl yaşayabildiklerini.
Bu ülkenin kadınlarına ait sorunlar yıllardır yazıldı, çizildi.
Ne yazık ki ben hiçbir yazı, kitap ya da eylemin o kayıp kadınları kurtaracağına inanmıyorum.
Toplumsal örgütlenme gerçekleşmediği sürece ne mor çatı bu derde deva ne de kadına şiddete son kamu spotları...
Ne zaman ki komşudan gelen kadın çığlıklarında telaşla koşup kapıyı yıkarcasına çalarız, ne zaman ki bu durumlarda kalbimizde ferahlıkla arayabileceğimiz bir polisimiz ve o kadını gözü kapalı emanet edebileceğimiz bir devletimiz olur ve son olarak (en önemlisi) ne zamanki kapısını çaldığımız kadın eli yüzü kanlar içinde kapıya çıkıp "Karı koca arasına girilmez! Kocam değil mi döver de sever de" mantığında cümleler kurarak bizi kapıdan kovmaz, işte o zaman umutlanırım.
Ama biliyorum ki bu ihtimaller, imkansıza yakın.
Umutsuz değil, gerçekçiyim.
Kitabın gözüme takılan minik bir detayını da belirtmek istiyorum.
Arka kapakta bulunan ve postun başına yazdığım yazı "Tanrının" ile başlıyor.
Kitabın içinde bulunan aynı bölümde ise bu paragraf "Allahın" diyerek başlıyor.
Orijinali ne? Kapağa yazılan tanıtım ve göstermelik özette neden daha çağdaş izlenimi uyandıran tanrı kullanılmış allah yerine? Anlayamadım.
Tanrı - Allah ikilemi binlerce göstermelik ve görünmez yargı unsurumuzdan sadece biri.
Biriniz tanrı deyince yadırgamayın, diğeriniz de sırf havalı olsun diye tanrı demeyin.
Doğal olun, içten davranın. Yakında bu kelimelerin anlamını dahi unutacağız gerçi.
ALINTILAR
"Evde biraz süt olsa, böyle zehir gibi içmek zorunda kalmazdın kahveni" diyor. Hala süte takılı nedense. Tanrım ne manasız ve ne uzun bir adam. Kendi ülkemin orta boylu, tıknaz, kıçı yere yakın ve kadınlara hizmeti zül sayan esmer erkeklerine müthiş bir hasret duyuyorum birden. Şimdi karşımdaki bir Türk olsaydı, kapıyı vurup çoktan gitmişti. Belki, yaradana sığınıp bir de şamar indirmişti suratıma, tam çekip gitmeden önce."
.............................................................................
"Avare gençliğim benim, her gelene kul köle
Ve şan olsun diye, sunduğum ölesiye"
.............................................................................
"Bu işler, böyle oluyordu demek ki kondularda. Konduların, sahneciler ya da medyacılar tarafından keşfedilememiş, kara bahtlı genç kadınları, kendilerini ya sürekli döven, ya sürekli gebe bırakan ya da sürekli sömüren kocalarını dualar ve muskalarla yola getirmeye çalışıyorlardı.
Öyle anlatıyordu Fatik ve öyle bir umutsuzluğa düşürüyordu ki beni, sanki bu ülkede, o kadınların geçmiş ya da gelecek zamanları yoktu. Onlar, hep geniş zamanlarda yaşarlardı.
Dünleri de, yarınları da bugündü; böyle gelmiş böyle giderdi, hiç değişmeden!"
.............................................................................
"Bak evlat" dedi ihtiyar. "Şu bahçede vişne toplayan kızların hepsi senin bacılarındır. Dayı kızların, emmi kızların. Onlarla birlikte büyüdün sen, beşikleriniz yan yana kuruldu avlularda.
Gönlünü ferah tutamıyorsan onlara karşı, hepsini kara çarşafa soksam da sen yine günaha girersin. Günah onların saçlarında değil, senin yüreğindedir.
...
Sen sevabı da günahı da yüreğinde ara"
.............................................................................
"Bakın, mesai saatinden sonra rahatsız edilmekten korkanlar, asla doktor olmamalılar" dedim. "Dünyada onca meslek var. Kadın-doğumcu arkadaşınız bir bakkal dükkanı işletse, gece kimse onu rahatsız etmezdi. Ama o bir doktor ve şu genç kadın ondan yardım bekliyor. Hemen arayın!"
.............................................................................
Yazarın 1998'de yayınlanan bu kitabı 2007'de Star Tv'de Geniş Zamanlar olarak, yani aynı isimle dizi olarak yayınlanmış.
Başrolleri incelerken Ayla'yı oynayan sanatçının Zuhal Olcay olduğunu görür görmez hemen araştırdım buldum, bir kaç bölüm şans vereceğim.
Final yapmadan yayından kaldırılmış olması umut veriyor çünkü ne zaman sağlam bir yapım çıksa bu ülkede, ekseriyetle izlenmez ve yayından kaldırılır.
Umarım kitabın derinliğine uygun bir anlatımla çekilmiştir.
İlgisini çeken olursa bölümleri şurada.
Herkese mutlu akşamlar!