Merhabalar!
İnsanlar dost kelimesini bu kadar kolay söyleyebildiğinden beri daha bir korur, saklar oldum o kelimeyi. Bana dost diyenlere bir türlü cevap veremedim aynı şekilde. Ne mutlu ki bu sıfatı zamanında hak eden sadece bir tanecik dostum var. İşte o geçen hafta 1 yıllık hasretten sonra Ankarada, yanımdaydı.
Aştiye onu almaya giderken ki heyecanım dün gibiyken koca bir hafta geçti gitti ve ben yine dostsuz kaldım...
Unutulmaz anılardan geriye kalan en güzel şeyler her zaman fotoğraflardır. O yüzden bu kadar kıymetliler gözümde, o yüzden fotoğraf bir aşk.
Onu anca son gününde götürmeyi akıl ettiğim Hamamönü fotoğraflarımla geldim. Ah bilseydim böyle güzel olduğunu böyle iki arada bir derede götürür müydüm hiç... Biz zannediyoruz restore edilmiş bir kaç ev var o kadar. Gitmeden bir gün önce sitesine bakınca aman allahım nasıl bir pişmanlık yaşadım siz tahmin edin.
Bunlar bir kaç saatte alelacele çekilmiş fotoğraflarım, umarım en kısa sürede, özellikle yaz güneşinde, gün batımında bu gezimi tekrarlarım.
Sanat sokağının birbirinden güzel tabelaları
Ah bu bebişi görüncü senkronize şekilde çığırdık. Sahibi (annesi) biraz uzağa gidince titremeye, miyaklamaya başladı. Sahibinin kardeşi tutuyordu "abla çabuk titremeye başladı" dedi. Neden böyle olduğunu sorunca da duramıyor ondan ayrı dedi yarabbim bir bu sevgiyi düşünün bir de insanlarınkini şimdi...
Annesi döndüğünde ise bir sevinci var ölürüm ölürüm ♥
Macuncumuzu da bulduk, çok sevindik. Doyamayacağım tatlardan biri. Küçükken yeni açılmış ağdayı da ablalar işe girişmeden önce parmaklardık zaten heheh
Veeee Gül Bahçe! Görür görmez aşık olduğumuz, adım atmamızla içinde kaybolduğumuz bir nostalji cenneti.
Aslında sadece bir çay bahçesi ama her bir ayrıntısı nostaljik eşyalar ve simgelerle döşenmiş.
Eski telefonlar plaklar... Babaanneniz veya anneannenizin evinde gibi hissediyorsunuz bir süre sonra :)
Akşamları canlı müzikte yapılıyormuş.
Alt kata bir geçtik ki türk filmlerinin seti gibi, bakar mısınız şu afişlere :)
Alt kata grupları alıyorlarmış, ayrıca yaz gelince mangalda yapılıyormuş akşamları. Dostuma söz verdim yazın yine geleceğiz buraya ve o güzel bahçede mangal keyfi yapacağız. Bizim de böyle bir çay bahçemiz varmış diye hayaller kurdurdu bize, öyle güzeldi ki... Bu görünenler aceleden dolayı alınan bir kaç fotoğraf sadece.
Hamamönü güzelliklerine devam...
Hanzade'nin bahçesi.
Kurukafalardan bıktınız mı? Ben bıkmadım, bıkmam da.
Son olarak panaroma ;
Bir fotoğraf severe oldukça ilham verecek bir mekandı. Şimdi en büyük isteğim bir an önce yazın gelmesi ve bütün bir günümü buraya ayırmak.
İşte bu şarkı gibiydi Hamamönü, özellikle Gül Bahçe... Tadı damağımızda, ayrıldık güzel sokaklarından...
Herkese mutlu tatiller!