Merhaba!
Geçen hafta sonu bu filmi izledim. Kelebeğin Rüyası postumda demiştim türk filmi kolay kolay izlemiyorum diye. Bu filmi izlememin tek nedeni konusunun ilgimi çekmesiydi.
30'lu yaşlarında, ille de çocuğumuz olsun diye çıldırmayan bir çiftin, onlardan çocuk bekleyen klasik aileleriyle olan diyaloglarıydı konusu. Ya da ben öyle zannetmişim.
Ömrü boyunca çocuk düşünmeyen biri olarak bir yönetmenin, senaristin, farklı düşüncelerdeki insanların bu konuyu nasıl işleyeceğini ve dile getireceğini merak ettim tabi ki. Ben zannediyorum ki kadının ikilemi, toplum baskısı, çiftin ailesine karşı mücadelesi ve diğer çocuklu arkadaşlarıyla olan uyum sorunu filan anlatılacak ama nerede...
Bir babaanne üzerinden yürütülen dram kusturana kadar devam ediyor ve öylece, bomboş, hiçbir alt yazısı ve ana fikri olmadan bitiyor film.
Ha bir ana fikir kalıyor tabi aklınızda.
O da : "üç günlük dünya be yapıverin bir çocuk, bak çok pişman olursunuz sonra"
Ne kariyerini önemseyen, özgürlüğüne düşkün ana kadın karakterin psikolojisi irdeleniyor, ne de çiftin aralarındaki ilişki. Hepsi birer diyalog veya sahneyle, romantik-komedi tadında geçiştiriliyor.
Kısaca film benim için ortalama bir gün sohbetinde teyzelerin evlenir evlenmez her kadına empoze ettiği bir anlayıştan öteye geçemiyor.
Bu kısacık postu da izlemeyin ya da bunları bilerek izleyin diye yazıyorum. Benim gibi derin bir anlatım bekleyenler hayal kırıklığına uğramasın.
Sevgiler Ponti'den!