Quantcast
Channel: Ponti
Viewing all articles
Browse latest Browse all 221

Biten Animeler #4

$
0
0
Konichiwa minna!
Yeni bitenler karşınızda!
Bu kaçıncı oldu hatırlamıyorum'un film postlarından arakladığım künye fikri çok yakıştı sanki anime postlarıma. En azından türü ve puanı ilginizi çekenlerin açıklamalarını okursunuz diye düşündüm.
Hadi başlayalım.







1 - Arakawa Under The Bridge  /  Bridge x Bridge



Tür : Komedi
Yıl : 2010
Bölüm Sayısı : 2 sezon x 13
Puanım : Ortalama 8/10

Konu :  Hiç kimseye borçlu kalmama prensibini babasından devralan ve bunu yaşadığı süre boyunca bozmayan zengin iş adamı Ichinomiya Kou bir gün köprüde bir grup çocuğun saldırısına uğrar ve Arakawa nehrindeki köprünün altında yaşayan Nino tarafından kurtarılır. O artık Nino'ya borçludur ve borcunu ödemek için ne isterse yapmak zorundadır. Nino'nun Ichinomiya'dan tek bir isteği vardır : onunla sevgili olması ve onunla birlikte köprü altında yaşaması.

Ichomiya, mecbur bu isteği yerine getirir fakat Nino'nun kendini venüslü sanan ve sadece çiğ balıkla beslenen uçuk bir hatun olduğunu bilmemekle birlikte o köprü altında kendisi gibi 12 tane ruh hastası ile birlikte garip bir yaşam sürdüğünden haberi bile yoktur :D 
Ichomiya daha bir kaç gün önce sadece işi ile ilgilenen yoğun ve sıradan bir adam iken birden bire kendini normal yaşamının lüksünden çok uzak, çok daha sade bir dünyada, görüp görebileceği en egzantrik karakterlerle birlikte yaşarken bulur. Olaylar gelişir.



Arakawa Under The Bridge izleyip izleyebileceğim en absürd, en sıra dışı anime sanırım. Bu kadar neye güldüğümü bilmeyerek güldüğüm bir anime daha hatırlamıyorum. Bu kategoride hep Danshi Koukousei No Nichijou'yu tek geçerdim ama Arakawa onu da solladı :) 
En başta karakterlerin her biri ilgi çekici ve çok başarılı işlenmiş.  

Örnek vermek gerekirse ;

Toplumun ilgisinden sıkılmış bir pop star var. Kafasına yıldız şeklinde maskeyi geçirip bu gruba katılmış. Nino'ya aşık. Ttripten tribe giriyor gruba yeni katılan Ichinomiya yüzünden :D

İki tane eski asker var. Erkek olan rahibe kıyafetini çekmiş kilise gibi düzenledikleri bir mekanda rahibelik yapıyor o topluluğa. Herkes ona sister diyor :D 

Beyaz çizgiden başka bir şey üzerinde yürüyemeyen bir adam var, elindeki önüne beyaz çizgi çeken aleti hiç bırakmıyor nereye gidecekse önden çizgi çekiyor arkasından yürüyor, bütün çimenler bembeyaz :D

Favori manyağım ise minicik bir velet olan Stella. Sinirlenince devleşiyor ama minikken çok tatlı. Seiyuu'suna ayrıca hayran kaldım o nasıl şirin bir ses! Sister'ın yanında büyüdüğü için ona aşık. Hatta youtube'a onunla ilgili favori sahnemi yükledim. Bin defa izledim gene gülüyorum :D

(Youtube'a giremiyorsanız tık tık )
Bu anlattıklarım sadece 4 tanesi.


Tabi bunca manyak arasına düşen İchinomiya'nın da pek normal olmadığını görüyoruz :D


Kısaca absürd anime seviyorsanız bu anime bir numaranız olacak. Kesinlikle kaçırmayın. 8 vermemin sebebi ise bazı zorlama bölümler ve diğer animelerle olan kıyaslamadan dolayı tabi ki. Yoksa izlediklerim arasında  türünün bir numarası diyebilirim içim rahat şekilde.
İlk defa bir animenin live action'ını izlemeye kalkışacak kadar sevdiğimi de not düşeyim. 
Ben de nehir kenarında yaşasam ya :3

......................................................................................................................................



Tür : Shounen-Ai, Okul, Romantizm, 
Yıl : 2006
Bölüm Sayısı : 13
Puanım : 4/10

Konu :Seçkin bir erkek lisesine şans eseri kabul edilen Ito Keita'nın bu okuldaki arkadaşlıkları ve yaşadıkları.

Puanımdan anlayacağınız üzere üzerinde uzun uzun konuşabileceğim bir anime değil Gakuen Heaven. 
Alt yazısının tamamlanmasını uzun süredir bekliyordum. Geçen aylarda tamamlandı ve tam da Shounen-Ai izlemeyi özlediğim bir zamana denk gelince hemen öne aldım fakat hayallerim yıkıldı (-_-')
 Başlarda düzelir umuduyla epey sabrettim ama sıradan diyaloglar, sıkıcı olaylar ve aşırı durgunluk bunaltmaya başladı. Bu kadar beklediğim için yarım bırakmadım, tamamladım.

Bize aslında en başta bilgili, başarılı, merak uyandıracak karakterler tanıtıyorlar fakat üzerine gidilmiyor. Anime Keita'nın etrafında dönüp durdukça sıkıyor, bunaltıyor. Keita'nın yaşadığı adam akıllı bir aşka da şahit olamıyoruz. Hep bir şeyler yarım ve eksik.
Kısaca tavsiye etmiyorum, bekleneni vermiyor maalesef.

......................................................................................................................................







Tür : Komedi, Okul, Shounen
Yıl : 2013
Bölüm Sayısı : 12
Puanım : 6/10

Konu : Kuroki Tomoko çok sosyal, popüler, 100'den fazla erkekle çıkmış çok güzel bir kızdır. Tabi bu özelliklerin hepsi oynadığı otome oyunlarda yarattığı karakterine aittir.
Gerçekte Tomoko 15 yaşında, aşırı çekingen, asosyal, birine merhaba demekte dahi zorlanan içe dönük bir kızdır. Karşı cinsle kurduğu diyalog sayısı 6 civarıdır :D
Liseye yeni başlayan Tomoko bu kaderinin değiştirmeye karar verir. Ama nasıl?


Bu güne kadar animelerde bir çok farklı türde çekingen karakter gördük, hepsini bağrımıza bastık ama bu seviye bir psikopatı eminim görmediniz :D
Bu kadar içe dönük bir karakteri ilk defa izledim. Artık çekingenliği öyle bir boyuttaki sadece kız-erkek sınıf arkadaşlarına değil öğretmeni dahi iyi günler dese ter atıp eve koşuyor o seviye.
Tomoko düzelebilmek için çok uğraşıyor, çabalıyor, sonu ise hiç beklemediğiniz şekilde bitiyor.

Animenin övebileceğim en büyük özelliği Tomoko'nun hayal dünyasındaki çeşitlilik ve yaratıcılık. Bu noktada açık sahneler ve küfürlerin bu hayallere eşlik ettiğini de belirteyim sonra demeyin ponti bize ne izlettin diye :)

Asosyalliğinin onu tam tekmil bir manyağa çevirmesi  zaten hali hazırda dünyayı ve cinselliği yeni keşfeden bir ergen olan Tomoko'yu iyice içine kapanık hale getiriyor. 

Bir de abisi var. Aynı onun gibi bilgisayar oyunu oynamaktan göz altları mosmor geziyorlar evin içinde :D Eğer abisine biraz daha yer verselerdi bu anime benden daha çok puan alırdı. Çünkü onunla olan diyalogları çok komik. Değerlendirememişler yazık olmuş :)


İlla izleyin diyemem, otome oyunlara ve bu tip karakterlere merakınız varsa sıkılmadan izleyebilirsiniz sanırım.

......................................................................................................................................



Bakuman I /  II /  III

Tür : Komedi, Okul, Romantizm, Drama
Yıl : 2010
Bölüm Sayısı : 3 sezon x 25 bölüm
Puanım : Ortalama 7/10
Konu : En büyük hayalleri başarılı birer mangaka olmak olan orta okul öğrencileri Mashiro ve Tagaki'nin hayallerine uzanan bu uzun yoldaki tüm maceraları.

Asıl Karakterler Mashiro Ve Takagi.
Takagi hikayeyi yazıyor, Mashiro çiziyor.
Kendilerine amatör olarak çizmeye başladıktan sonra verdikleri isim ise Ashirogi Muto!


Keşke anime çizimleri de bu kadar kaliteli olsaydı.

Konusunu biraz detaylandıralım.
Mashiro (mavi saçlı olan) ilkokuldan beri Azuki'ye aşıktır. Aslında Azuki'de ona aşıktır fakat ikisinin de birbirlerinden haberi yoktur. Mashiro'nun mangaka olmak istediği gibi, Azuki'nin de en büyük hayali başarılı bir seiyuu (seslendirme sanatçısı) olmaktır.
Bir akşam Takagi, Mashiro'yu birlikte çalışmaya ikna etmek için onu nereye gittiğinden haberi olmadan Azuki'nin evine götürür. Azuki'yi kapıya çağırır ve Mashiro ile birlikte mangaka olmak istediklerini, bu yolda birlikte çalışacaklarını söyler. Mashiro henüz kabul etmemiştir fakat bu güne kadar hiç konuşmadığı platonik aşkının karşısında bir şey diyemez ve kabul eder. Azuki çok etkilenir, çok sevinir. O da kendi hayalini anlatır. Mashiro'da mangaları animeye çevrildiğinde baş karakteri onun seslendirmesini istediğini söyler. Azuki sevinçle kabul eder.
Mashiro ilk defa Azukinin bu kadar yakınındadır ve onunla konuşmaktadır. Bunun heyecanıyla tam 3 sezon sürecek bir hayalin başlangıcı olacak o teklif çıkar ağzından :
"Hayallerimiz gerçek olduğu zaman benimle evlenir misin?"

Azuki, Mashiroyu şok edecek "evet" cevabını verir fakat tek bir şartı vardır. O gün gelene kadar, yani mangaları animeye çevrilene kadar asla görüşmeyecekler, sadece mesajlarla birbirlerine destek olacaklardır :)



Bu işin romantik tarafı. Bir de yarı dram tarafı var.

Mashiro'nun mangaka olan amcası Mashiro'ya mangayı sevdiren ve onun bu hayale sahip olmasını sağlayan kişidir. Küçük yaştan beri onun çizimleri ve öğütleriyle büyüyen Mashiro için amcasının erken yaşta ölerek yarım bıraktığı meşhur bir mangaka olma hayalini gerçekleştirmek bu açıdan da büyük manevi anlam taşımaktadır.


Olaylar Mashiro üzerinden yürüse de aslında anlatılan iki arkadaşın başarı hikayesi ve bir hayali gerçek yapmanın zorluğu.
İlk bölümden itibaren Mashiro ve Takagi takdir edilesi bir hırsla hedeflerine koşmaya başlıyorlar. Bu uğurda ne lise hayatlarını normal yaşayabiliyorlar, ne aşklarını ne de gençliklerini. Sürekli yaşıtlarından soyutlanmış şekilde daha iyi olmak için çabalıyorlar. Saatleri, günleri çizim yapmak ve hikaye yazmakla geçiyor.
Bu kadar çalışma başarıyı da getiriyor elbet ama nasıl, ne zamana kadar?
İşte 3 sezonda bize anlatılan da bu.




1. sezon en güzeli. En başta diyaloglarıyla çok sevdiriyor.
Zaten hikayeye genel olarak baktığımda 2 sezonda anlatılsa çok daha başarılı olurdu gibi geliyor. Gerçi 3 sezonda işlenmesi mantıklı görünen tam 10 yıllık bir maceradan bahsediyoruz fakat karakter gelişiminin kötü olması, olayların tekrara düşmesi ve  çizimlerin kalitesi düşünülürse böyle olacağına keşke 2 sezonda ve tadında kalsaydı dedim.
Bakuman, Fairy Tail'den sonra izlediğim ikinci en uzun soluklu anime (75 bölüm) Bu yüzden duygusal bir bağım oluştu kendisiyle, fazla kötüleyemiyorum :)


Sanırım çekinmeden söyleyebileceğim en büyük eksiklerini zaten yukarıda söyledim.
10 yıldan sonra karakterlerin saç şeklinden tutun mimiklerine kadar en ufak bir değişiklik olmaması can sıkıyor.
Başarıyı bir yakalayıp bir kaybetmeleri çok tekrara düşüyor, tahmin edilebilir oluyor her şey.

Ve tabi ki o çizimler ortalama bir animeyi bile hevesle izletirken, konusu çok iyi olsa da bir animeden soğutabiliyor biraz. Ama tekrar söylüyorum ki diğer eksiler olmasaydı şu an çizimlerden bahsetmezdik.
O kadar sığ değilim :)


Ama bana derseniz madem öyle 3 sezon neden devam edip izledin diye sadece 2 isim söylerim :

Niizuma Eiji ve Hiramaru ♥_♥



Yukarıda gördüğünüz bu iki sevimliyi biraz daha izleyebilmek için sanırım 4. sezon olsaydı ona da katlanırdım :)

......................................................................................................................................



Niizuma Eiji (^_^)


Niizuma Eiji 100 yılda bir gelir diye tabir edilen, tam bir dahi çizer. Ayrıca bizimkilerin kendine hedef koyduğu en büyük rakibi.
Mangalarını taslak hazırlamadan ve hikaye yazmadan çiziyor. Her şey aklında. Çizmekten başka hiçbir şey yapmıyor zaten. Mangada ne anlatıyorsa tam anlamıyla birebir yaşıyor çizerken.
Animenin bence en sağlam karakteri!
 Bir de benim, cümlelerinin sonuna -des ya da -desu eklerini getirerek konuşan karakterlere feci zaafım var. İnanılmaz şirin oluyorlar :D

Sesi çok tanıdık ve sevimli geldiği için seiyuu'sunu araştırdım ve ne göreyim ; Bizim meşhur aşık Usui'nin sesiyle aynıymış Niizuma Eiji. Şok oldum, ufkum iki katına çıktı. İlk defa bir seyiuu'nun sesini ne kadar farklı kullanabileceğine şahit oldum, mesleklerine olan saygım arttı. Ve kesinlikle en sevdiğim 2. erkek sesi oldu.
Yani hala inanamıyorum şu ses ile şu aynı adama ait. (O_o)

......................................................................................................................................



Gelelim Hiramaru Sensei'ye (^_^)



Hiramaru aslında kendi halinde yıllardır memur olarak çalışan biridir. Bir gün metroya bırakılmış bir mangayı okur ve "bunu ben de yaparım" diyerek çizmeye başlar. Amacı sıkıcı ve yorucu iş hayatından kaçıp daha rahat çalışabilmektir.
Kısa süre sonra keşfedilir ve mangaka olur. Hem de çok başarılı bir mangaka.
Yalnız mangaka olmak zannetiiği kadar eğlenceli ve kolay değildir.
Hele ki en büyük sorunu tembellik olan biri için :D

Hiramaru çok ama çok tembel. Çizim yaptığı dergiden ona atadıkları editör Yoshida, Hiramaru'yu adam etmek için tek zayıf noktası olan kadınları kullanmak zorunda kalıyor. Hiramaru'nun en eğlenceli sahneleri de bunlar zaten.
Hiramaru tam vazgeçmişken,  "bak şununla bir çay ayarladım", "çizimlerine bayılıyormuş", "azmini çok seviyormuş" diyerek biraz daha çizdiriyor :D




Aralarındaki ilişki zamanla çok sağlam bir dostluğa dönüşüyor.
Hatta sevgilisine evlilik teklif etmesi ve ardından hemen editörü Yoshida'ya koşarak ağlaması animenin en komik sahnelerindendi.


:D
......................................................................................................................................






Kısa kes ve izleyip izlemeyeceğimi söyle derseniz kesinlikle izleyin derim!
Çabuk sıkılan bir yapınız yoksa seveceğinize eminim. Sadece dediğim gibi konu uzatılmış ve tekrara düşüyor. Fakat bu bir çok farklı ve ilginç karakterlerle hatırınızda kalacak olan sevimli bir anime izlemeye engel değil bana göre.


1. sezon açılış parçası olan Blue Bird bence animenin ruhuna en uygun, en başarılı parçası. 2. dinlememde hemen arşivime ekledim.
Youtube teliften dolayı kabul etmedi vk'ya yükledim.
Mutlaka dinleyin (^_^)





2. sezon açılışı Dream Of Life'da şahanedir, onu da unutmayalım :








......................................................................................................................................



Yarım Bıraktıklarım

  Hyouka


Bir blogger arkadaşımın "çizimleri için bile izlenir" yorumu yüzünden başlamıştım Hyouka'ya. Fakat çizimleri animenin sebepsiz durgunluğunu örtemedi. Çok sıkıcıydı. Ama asıl bırakma sebebim sıkıcılığı değil, gizem hikayeleri barındırmasıydı.
Ben çok korkak, hatta görebileceğiniz en korkak insanım. Hemen etkilenir, kolay aklımdan atamam. (Tabi burada doğaüstü olaylardan bahsediyoruz, o tür bir korkaklık)
Bu yüzden Hyouka'da anlatılan hikayeleri pek sevemedim. Benim izlediğim anime tarzına uymadı. Ama bu türü seviyorsanız ilginizi çekecektir. Çizimleri gerçekten çok ama çok güzel.


 Clannad



Eminim bu konuda bana kızanlar olacaktır zira ben anime izlemeye başladım başlayalı adını her yerde duyduğum Clannad drama türünde tam bir efsane! Tabi diğerleri için, maalesef benim için olamadı.

Bak Clannad seven güzel kardeşim, biz ki Emrah'la, arabeskle, vıcık vıcık bir acındırmayla büyüdük. Bu yüzden doğru düşünemeyen, mazlum ayağına her şeyi yutan, kendini acındıranı seven asalak bir toplum olduk.
"Tanısan çok seversin" kategorisinde birinciliğe oynayan Ponti kardeşin aşırı mı aşırı duygusal olmasına rağmen bu tür resmen gözüne sokulan dramı sevmedi, sevemedi...
Yahu dram dediğin bana göre alt metinlere yazılır, minicik bir sahneyle-şarkıyla anlatılır, gizliden olur ki biz onu kendimiz çözüp "dile bile getirilemeyen büyük bir acı" mesajını alarak daha çok etkilenelim.
Ama Clannad tam bir türk filmi! Hem de en acıklısından!

Hadi seversiniz anlarım da işin en garip yanı 1. sezonun boşa izlendiğini, objektif bakılırsa kötü olduğunu en koyu Clannad hayranı bile kabul ediyor. Asıl dram 2. sezondaymış o yüzden izlenmeliymiş. 2. sezona sırf merakımdan atlaya atlaya baktım yok artık yani bu kadar olmaz!

Hangimiz gerçek acıyı kavrayıp doğru yorumlayabiliyoruz, anlayamadım.
Kısaca : 5 bölüm anca katlandım.



Aslında bitirdiğim son bir animem daha var ama kendisi beni zırıl zırıl ağlatan, duygudan duyguya sürükleyen,  haddinden fazla güzel bir anime olduğu için  ilk defa bir animeye ayrı post yapmak istiyorum.
Yakında gelecek :)


Son olarak biraz önce şunu gördüm, çok fena güldüm, paylaşmadan edemedim :D



Yarın, huzurla yaşayabildiğimiz bir ülke için biraz daha umutlanabilmek dileğiyle...
Sevgiler Ponti'den,
Şirin kalın!



Viewing all articles
Browse latest Browse all 221

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue